4 Ağustos 2011 Perşembe

Toplum Mühendisliği ve Medya Etkisi


Toplum mühendisliği genel anlamda farklı enstrümanlar kullanarak toplumu yönlendirmeyi amaçlamaktadır. Bu enstrümanların en önemlisi yazılı ve görsel basındır. Bunun nedeni hiç şüphesiz ki bireylerle doğrudan iletişim kurmanın en kolay yolunun medya olmasıdır.  Televizyon kanalları ve günlük gazeteler sahip oldukları siyasi görüş ile topluma hitap etmektedirler. Bazı basın organları milliyetçi, bazıları sosyalist, bazıları muhafazakâr, bazıları da liberal görüşleriyle yine aynı görüşe sahip bireylere hitap ederler. Fakat temel unsur burada başlamamaktadır. Çünkü dünya görüşü olarak keskin çizgilere sahip olan kişileri yönlendirmek toplum mühendisleri için zor bir uğraştır, burada temel amaç arada kalmış bireylere ulaşmak ve onları yönlendirmektir. Özellikle ülkemizde toplumun çoğunluğu bu arada kalmış sınıf içerisinde yer almaktadır. Televizyonda gördükleri, gazetelerde okudukları kişilerin görüşlerinin ve onlara aktarılan bilgilerin doğru olduğuna inanmaktadırlar. Toplumun genelinde, basına karşı sergilenen bu güven aynı şekilde kullanılarak toplum yönlendirilir. Ait olunan kültür ile hedeflenen değerler arasındaki çatışma bireylerin karar karmaşası yaşamasına neden olmaktadır. Hedeflenen değerlere(çoğu zaman dini unsurlar) sahip kişiler veya bu şekilde davranan kişilere olan itibar artmakta ve liderliği kabul edilmektedir. Böylece siyasi otorite güçlendirilebilmekte veya değişimi sağlanmaktadır.
Bir diğer açıdan medya kültürel yozlaşmaya ve değer yargılarında farklılaşmayı da beraberinde getirmektedir. Buna en güzel örnek, 90’lı yılların ortasında ‘’Televole’’ isimli programla başlayan magazin programı akımı gösterilebilir. Toplumun geneli bu programda yer alan kişilerin yaptıklarını onaylamasa da onları izlemekten zevk almaktadır. Bunun temel nedeni hedeflenen toplumsal değerlere sahip olmayan kişileri eleştirme istediğidir. Bireyler sunulan kişilerin ahlaki ve/veya dini olarak kendilerinden daha zayıf olduğunu düşünerek kendilerini özel hissederler. Bir diğer unsur da ekranlardaki ve gazetelerdeki ünlülerin kendilerinden daha zengin olmasıdır. Işıltılı görünen hayatlar kişileri kendisine çekmektedir. Bu prime time olarak adlandırılan televizyon kuşağında yayınlanan programlar bir süre sonra kişilerin dedikodu yapma isteğini azdırmakta ve onları kendisine bağımlı hale getirmektedir. Bu şekilde yönlendirilen bireyler hayatlarını daha fazla etkileyecek kararlarda da medyanın yardımını aramaktadır. Seçimlerden önce hangi siyasi liderin haberi daha fazla ve cazip yapılırsa ona karşı sempati beslemek bu duruma bir örnektir. Aynı şekilde Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da yaşanan karışıklıklarda bireyler olaylara her zaman medyanın tarafından bakmışlardır. Amerika’nın Irak’a açtığı savaşın özgürlük adı altında daha sempatik gösterilmesi, Kuzey Afrika’daki isyanların yansıtılması ve son olarak Amerika ve Fransa öncülüğünde NATO’nun Libya ile savaşması buna örnek olarak gösterilebilir. 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder